VUR BOZKURTUM TİLKİYE VURDA KURTULSUN TÜRKİYE
  Mustafa Kemal Atatürk Hayatı
 

   
  Mustafa Kemal Atatürk Hayatı
 

  


 
Mustafa Kemal Atatürk Hayatı
19 Mayıs 1881- 10 Kasım 1938
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1881'de Selanik'te, Ahmet Subaşı Mahallesi'ndeki pembe boyalı, ahşap bir evde doğdu. Selanik o tarihte Osmanlı İmparatorluğu içinde bulunuyordu. Mustafa Kemal'in Makbule adında bir kızkardeşi vardı. Babasının adı Ali Rıza, annesininki Zübeyde idi. Mustafa Kemal 1886'da ilkokula başladı ve başarıyla bitirdikten sonra 1893 yılında Selanik Askeri Rüştiyesi'nde (ortaokuluna) devam etti. Öğretmeni Mustafa Bey Mustafa'yı bir gün yanına çağırdı ve: "Bak oğlum! Benimde adım Mustafa, senin de adın Mustafa. Araya bir fark koyalım, bundan sonra senin adın Mustafa Kemal olsun," dedi. Mustafa Kemal Askeri ortaokulu'nu 1896'da başarıyla bitirdikten sonra Manastır Askeri lisesi'ne yazıldı. Bu okulda çok başarılı olmasına rağmen ayrıca Fransızca dersleri aldı. Yalnız bununlada yetinmeyen Mustafa Kemal şiir, edebiyat, tarih ve özellikle Türk tarihi hakkında bilgiler edindi. 1899'da Askeri liseyi bitirip İstanbul Harp okulu'na yazıldı. Bu dönemde Osmanlı yönetimi'ni inceledi ve durumunun iyiye gitmediğini anlayan Mustafa Kemal okul'da el yazması bir gazete çıkarmaya başladı. Bu eylemin amacı yeni, çağdaş, özgürlük fikrini yaymak ve memleketin durumunu herkese bildirmekti. Yalnız bu eylem uzun sürmedi ve gazete hemen yasaklandı. Mustafa Kemal bunun yanında derslerine devam edip bu okulu başarıyla bitirerek 1902'de teğmen oldu ve Istanbul Harp Akademisi'ne yazıldı. 11 Ocak 1905'te de İstanbul Harp Akademisi'ni bitirerek Yüzbaşı rütbesi ile 7. Ordu emrine atandı. 20. Haziran 1907'de Selanik'te bulunan 3. Ordu'da görevlendirildi. 13 Nisan 1909'da İstanbul'da meydana gelen İkinci Meşrutiyet'e karşı 31 Mart İsyanı'nı bastıran "Hareket Ordusu"nun Kurmay Başkanı olarak İstanbul'a geldi. 1910'da Fransa'ya gönderildi ve askeri manevralarda bulundu. Daha sonra Trablusgarp'a gönüllü olarak gitti ve İtalyan kuvvetlerini bozguna uğrattı. Mustafa Kemal İstanbul'a döndükten sonra 3 Kasım 1913'te Sofya'ya askeri ateşe olarak atandı ve 1.Mart 1914'te yarbaylığa yükseldi.

 

Osmanlı Devleti 1914'te 1. Dünya Savaşı'na girdi. Mustafa Kemal'in görev istemesi üzerine 2 şubat 1915'te Tekirdağdaki 19. Tümen Komutanlığına tayin edildi. Çanakkale Harpleri'ne katılan Mustafa Kemal Anafartalar'da İngilizler'in ve Fransızlar'ın ilerlemesini önledi. "Anafartalar kahramanı" olarak Anafartalar Grubu Komutanlığı'na atandı. Arıburnu'nda ve Conkbayırı'nda düşmanı bozguna uğratan Mustafa Kemal düşman birliklerinin Boğazdan İstanbul'a geçmesini önledi.
Mustafa Kemal bir zaman sonra Diyarbakır Kolordu Komutanlığına atandı ve 19. Mart 1916'da General oldu. Doğu'da Ruslar'a karşı büyük zaferler kazanan M. Kemal Bitlis ve Muş'u Ruslar'dan geri aldı. 16 Mart 1917 tarihinde 2. Ordu ve kısa bir zaman sonra da 7. Ordu Komutanlığı'na atandı. Yıldırım Orduları Komutanı Mareşal von Falkenhayn ile ordunun düzeni kunusunda anlaşamayınca 7 Ekim 1917 tarihinde bu görevinden ayrıldı ve İstanbul'a döndü. Karargahta görev verilen M. Kemal 15 Aralık 1917 tarihinde Veliaht Vahdettin'in Almanya gezisine katıldı.

4 Ocak 1918 tarihinde seyahatten dönen Mustafa Kemal 7. Ordu'daki görevine başladı. Fakat orada böbreklerinden rahatsızlandı ve tedavi olmak üzere Viyana'ya gitti. 2 Ağustos 1918 tarihinde Viyana'dan İstanbul'a döndü ve bu arada padişah olan şehzade Vahdettin'le memleket sorunlarını bir kere daha görüştü. M. Kemal bu görüşmeden sonra kararını verdi: 28 Ağustos 1918 tarihinde tekrar Halep'e giden M. Kemal 7. Ordu Komutanı olarak görevine başladı. 19 Eylül 1918 günü İngilizler ve Arap birliklerine kahramanca karşı koydu. Daha sonra "Yıldırım Orduları Komutanlığı" görevini, Mareşal Liman von Sanders'ten devraldı. Yıldırım Orduları Grup karargahı 7 Kasım 1918 tarihinde kaldırıldı ve Mustafa Kemal İstanbul'a döndü. 1. DünyaSavaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu yenik sayılınca 19 Mayıs 1919 günü Padişah tarafından, 9.Ordu Müfettişliği, yani "Türklerin Rumlar'a yaptığı baskıyı yerinde incelemek ve önlemek" görevi ile Samsun'a çıktı. "Mustafa Kemal Samsun'a çıktığı zaman, kafasında kuracağı devletin temellerini atmıştı. Bu kuracağı devletin içinde ne Padişah'a ne de Halife'ye yer vardı. Modern çağdaş bir devlet kuracaktı. Kurdu da". Erzurum ve Sivas Kongrelerin'de Başkan seçildi ve 27 Aralık 1919'da Ankara'ya geldi. 23 Nisan 1920'de Ankara'da "Büyük Millet Meclisi"ni açtı ve ertesi gün başkanlığa seçildi.
Artık "Ankara'da bütün Türklerin temsilcisi bir Meclis ve onun başında da vatansever ve eşsiz bir devlet adamı vardı: MUSTAFA KEMAL".

23 Ağustos 1921 Sakarya Meydan Muharebesi savaş alanında Mustafa Kemal ordusunun başında milletine şöyle diyordu: "Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanı ile sulanmadıkça terk olunamaz." Üçbuçuk sene süren Kurtuluş savaşı ile vatanımızı İşgalciler'den kurtarıp 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması ile yeni Türk Devleti'nin meşruluğunu kabul ettirdi. Bu arada Padişah Vahdettin, İstanbul'u gizlice bir İngiliz gemisine binerek 17 Kasım 1922 günü terketti. 29 Ekim 1923 günü büyük şenliklerle birlikte Cumhuriyet ilan edildi ve Gazi Mustafa Kemal ilk Cumhurbaşkanı seçildi. Kurulan Cumhuriyet hükümeti, devlet idaresinde, hukukta, kültürde, ekonomide ve benzeri her konuda süratle devrimlerini yapmaya başladı. Saltanatın kaldırılmasından sonra, 3 Mart 1924 tarihinde Hilafet de tarihe karıştı. Ve Mustafa Kemal 53 yaşındayken, 24 Kasım 1934 tarihinde TBMM "Türk milleti adına", kendisine "ATATÜRK" soyadını verdi.

Kısacık ömrünü zaferlerle süsleyen, milletini bağımsızlığına kavuşturarak yepyeni bir devlet kuran, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, 10 Kasım 1938 perşembe günü, saat 9.05'te İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini kapadı.



 
  Bugün 8 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı! sitemize hosgeldiniz . ne mutlu türküm ne ne mutlu ülkücüyüm diyene.CcCbozkurt05--CCcDELİKURT05 GÖRÜSLERİNİZİ YAZABİLİRSİNİZ TESEKKÜR EDERİZ ALLAH TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN AMİN.  
 

---------------

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy



---------------

sitene ekle
bozkurt<<
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol